Anarşizm: Sıkça Sorulan Sorular |3| Bölüm A. Anarşizm Nedir ?

 Modern uygarlık potansiyel olarak yıkıcı üç krizle karşı karşıyadır: (1) sosyal çöküş, artan yoksulluk oranları, evsizlik, suç, şiddet, yabancılaşma, uyuşturucu ve alkol kötüye kullanımı, sosyal izolasyon, siyasi ilgisizlik, insandışılaştırma, özyardım ve karşılıklı yardım gibi topluluk yapılarının bozulması vb. ; (2) tüm karmaşık yaşam biçimlerinin bağlı olduğu gezegenin hassas ekosistemlerinin yok edilmesi; ve (3) kitle imha silahlarının, özellikle nükleer silahların yayılması. 

 Düzen "uzmanları", ana akım medya ve politikacılar da dahil olmak üzere ortodoks görüş, genellikle bu krizleri birbirinden ayrılabilir, her birinin kendi nedeni olan ve bu nedenle diğer ikisinden ayrı olarak parça parça ele alınabilir olarak değerlendirir. Ancak, bu ''ortodoks'' yaklaşımın işe yaramadığı açık, çünkü söz konusu sorunlar daha da kötüye gidiyor. Yakında daha iyi bir yaklaşım benimsenmediği takdirde, ya yıkıcı savaştan, ekolojik Armagedon'dan ya da kentsel vahşetten dolayı - veya tüm bunların tamamından- açıkça felakete doğru gidiyoruz. 

 Anarşizm, bu krizleri ortaya çıkmalarına sebebiyet veren ortak bir kaynağa kadar takip ederek anlamlandırmanın birleşik ve tutarlı bir yolunu sunar. Bu kaynak, kapitalist ya da ''komünist'' tüm ''uygar'' toplumların temel kurumlarının altında yatan hiyerarşik otorite ilkesidir. Bu nedenle anarşist analiz, tüm büyük kurumlarımızın hiyerarşiler biçiminde olduğu gerçeğinden yola çıkar; yani şirketler, hükümet bürokrasileri, ordular, siyasi partiler, dini örgütler, üniversiteler gibi gücü piramit şeklinde bir yapının tepesinde toplayan örgütler vb. Daha sonra bu tür hiyerarşilerin doğasında var olan otoriter ilişkilerin bireyleri, toplumları ve kültürleri nasıl olumsuz etkilediğini göstermeye devam eder. Bu SSS'nin ilk bölümünde (A'dan E'ye olan bölümler), hiyerarşik otoritenin anarşist analizini ve olumsuz etkilerini daha ayrıntılı olarak sunacağız. Bununla birlikte, anarşizmin sadece modern uygarlığın bir eleştirisi olduğu, sadece "olumsuz" veya "yıkıcı" olduğu düşünülmemelidir. Çünkü bundan çok daha fazlasıdır. Bir kere o, aynı zamanda özgür bir toplum için bir öneridir. Emma Goldman, "kritik anarşist soru" olarak adlandırılabilecek şeyi şu şekilde ifade etti: ''Bugün karşı karşıya olduğumuz sorun. . . kişinin nasıl kendisi olabileceği ve bunu yaparken yine de başkalarıyla birlik içinde olup, tüm insanlarla ortak ilişkilerini  derinden nasıl hissedeceği ve yine de kendi karakteristik özelliklerini nasıl koruyacağı sorusudur.'' ( Red Emma Speaks sy. 158-159) Başka bir deyişle, her bireyin potansiyelinin başkaları pahasına gerçekleştirilmediği bir toplumu nasıl yaratabiliriz? Bunu başarmak için anarşistler, merkezi gücün hiyerarşik yapıları aracılığıyla ''yukarıdan aşağıya'' kontrol edilmek yerine, insanlık işlerinin, Benjamin Tucker'ın sözleriyle, ''bireyler veya gönüllü topluluklar'' tarafından yönetileceği bir toplum tasavvur ederler. (Anarchist Reader, sy. 149) SSS'nin sonraki bölümleri (bölüm I ve J), anarşizmin toplumu bu şekilde "aşağıdan yukarıya" örgütlemeye yönelik pozitif önerilerini tanımlayacak olsa da, anarşizmin bazı yapıcı çekirdeği daha önceki bölümlerde bile görülecektir. Anarşizmin pozitif özü, Marksizm ve sağcı ''liberteryenizm'' gibi sosyal soruna yönelik bu tür kusurlu çözümlerin anarşist eleştirisinde bile görülebilir (sırasıyla, F ve H bölümleri). 

 Clifford Harper'ın zarif bir şekilde belirttiği gibi, "bütün büyük fikirler gibi, anarşizm de işin özüne indiğinizde oldukça basittir - insanlar, bir şeylerin kendilerine emredilmesi yerine kendi aralarında karar vererek, otoriteden özgürce yaşadıklarında en iyi durumda olurlar. '' (Anarchy: A Graphic Guide, sy.7) Anarşistler, bireysel ve dolayısıyla toplumsal özgürlüğü azami seviyeye çıkarma arzularından dolayı, insanları baskı altına alan tüm kurumları ortadan kaldırmak isterler: "Bütün Anarşistler için ortak olan, toplumu özgür bir insanlığın gelişmesinin önünde duran tüm siyasi ve toplumsal zorlayıcı kurumlardan özgürleştirme arzusudur." (Rudolf Rocker - Anarcho-Syndicalism, sy. 9) Göreceğimiz gibi, bu tür tüm kurumlar hiyerarşidir ve baskıcı yapıları doğrudan hiyerarşik biçimlerinden kaynaklanır.

 Anarşizm sosyo-ekonomik ve politik bir teoridir, ancak bir ideoloji değildir. Bu fark çok önemlidir. Temel olarak teori, fikirleriniz olduğu anlamına gelir; ideoloji ise fikirlerin size sahip olduğu anlamına gelir. Anarşizm bir fikirler bütünüdür, ancak bu fikirler esnektir, sürekli bir evrim ve akış halindedir ve yeni veriler ışığında değişime açıktır. Buna karşın ideoloji, insanların genellikle gerçekliği görmezden gelerek veya (tanımı gereği) onu ideolojiye uyacak şekilde  "değiştirerek" dogmatik olarak inandıkları bir "sabit" fikirler dizisidir. Tüm bu "sabit" fikirler, herkesi keyfi bir standarda sığdırmaya yönelik girişimlere yol açan tiranlığın ve çelişkinin kaynağıdır. Bu, söz konusu ideoloji ne olursa olsun -Leninizm, Objektivizm, ''Liberteryenizm''(sağ-liberteryenizm) veya her neyse- hepsi aynı etkiye sahip olacaktır: Bir doktrin adına gerçek bireylerin yok edilmesi, bu genellikle bazı yönetici seçkinlerin çıkarlarına hizmet eden bir doktrindir. Veya, Mihail Bakunin'in dediği gibi: "Şimdiye kadar tüm insanlık tarihi, milyonlarca zavallı insanın acımasız bir soyutlamanın -Tanrı, ülke, devletin gücü, ulusal onur, tarihsel haklar, yargı hakları, siyasi özgürlük, kamu refahı- onuruna sürekli ve kanlı bir kurbanından ibarettir. '' (God and The State sy. 59) 

 Dogmalar statiktir ve katılıkları bakımından ölüme benzerler, genellikle takipçilerinin fikirlerini taş gibi katı, değişmez bir puta dönüştüren dinsel veya seküler bazı ölü ''peygamberlerin'' işidir. Anarşistler, yaşayanların hayatlarını sürdürebilmeleri için onların ölüleri gömmesini isterler. Yaşayanlar ölüleri yönetmeli, tersi değil. İdeolojiler, bizi kendi başımıza düşünmenin ''yükünden'' kurtaran bir kurallar ve ''cevaplar'' kitabı sağlayarak, eleştirel düşüncenin ve dolayısıyla özgürlüğün düşmanıdır. 

 Anarşizm üzerine bu SSS'yi hazırlarken, niyetimiz size "doğru" cevaplar ya da yeni bir kural kitabı vermek değildir. Anarşizmin geçmiş tarihinde ne olduğunu biraz açıklayacağız, ancak daha çok onun modern biçimlerine ve bugün neden anarşist olduğumuza odaklanacağız. SSS, sizin açınızdan düşünce ve analizi kışkırtma girişimidir. Yeni bir ideoloji arıyorsanız, üzgünüm, anarşizm size göre değil. 

 Anarşistler gerçekçi ve pratik olmaya çalışırken ''makul'' insanlar olmazlar. ''Makul'' insanlar, ''uzmanların'' ve ''otoritelerin'' kendilerine doğru olduğunu söylediklerini eleştirmeden kabul ederler ve bu nedenle her zaman köle olarak kalırlar! Anarşistler bunu bilirler, Bakunin'in yazdığı gibi: ''Kişi ancak kendi hakikati üzerinde durduğunda, en derin inançlarından hareket ettiğinde ve konuştuğunda güçlüdür. O halde, içinde bulunduğu durum ne olursa olsun, her zaman ne söylemesi ve yapması gerektiğini bilir. Düşebilir, ama ne kendisine ne de gayesine utanç düşüremez. (Aktaran: Albert Meltzer, I couldn’t Paint Golden Angels, sy. 2)

 Bakunin'in tanımladığı şey, özgürlüğün gücü olan bağımsız düşüncenin gücüdür. Sizi ''makul'' olmaya değil, başkalarının size söylediklerini kabul etmeye değil, kendiniz için düşünmeye ve hareket etmeye teşvik ediyoruz! 

 Son bir nokta: Bariz olanı belirtmek gerekirse, bu yazılar anarşizm üzerine söylenecek son ve değişmez söz değildir. Pek çok anarşist burada yazılanların çoğuna katılmayacaktır, ancak bu, insanlar kendileri adına düşündüklerinde beklenebilir bir durumdur.  Tek yapmak istediğimiz, anarşizmin temel fikirlerini belirtmek ve bu fikirleri nasıl anladığımıza ve uyguladığımıza dayalı olarak belirli konulara ilişkin analizlerimizi sunmaktır. Bununla birlikte, uygulamamıza katılmasalar bile, tüm anarşistlerin  sunduğumuz temel fikirlerle hemfikir olacağından eminiz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çeviri | CrimethInc. - Siyasetin Bok Gibi Sıkıcı

Kitap İncelemeleri 2 | Raoul Vaneigem - Gençler İçin Hayat Bilgisi El Kitabı

Anarşizm: Sıkça Sorulan Sorular |8| Bölüm A.1.4 Anarşistler Sosyalist Midir?